FAS’ın Sürprizlerle Dolu Fotoğraf Rotaları

Katkıda Bulunan: Elif Erol

Sizlere bu yazıda beş ay geçirdiğim Kuzey Afrika ülkesi Fas ve sunduğu fotografik fırsatlardan bahsetmek istiyorum. Bir Kuzey Afrika ülkesi olan Fas’ın, Akdeniz’de ve Atlas Okyanusu’nda kıyıları bulunuyor. Kuzeyinde Cebelitarık, İspanya (deniz sınırı komşusu), doğusunda Cezayir, güneyinde Moritanya ile komşu. Geniş topraklara sahip olan ülkenin güneyinde Sahra Çölü yer almakta. Atlas Okyanusu’na bakan bölgelerde rüzgarlı ve nemli sıcak bir iklim, kuzeyde Akdeniz iklimi hüküm sürüyor.

Fas, yaklaşık 35 milyonluk nüfusu ile Afrika kıtasının dokuzuncu büyük ülkesi. Arapça, Berberice ve Fransızca resmi dil olarak kabul edilmiş. Tabelaların çoğunda bu üç dile göre yazılmış yazılar görmek mümkün.

Ülkede 36 şehir var. Arapça’da Mağrib olarak ifade ediliyor. Türkiye’de ise, İdrisiler ve Merinîler’e başkentlik yapan Fes şehrinden esinlenerek Fas denilmiş. Benzer şekilde, Osmanlı feslerinin bu ülkede bulunan Fes (Fez) şehrinden üretilmiş olması nedeniyle zamanla bu ülkeye Fas denildiği belirtilmekte.

Ülkenin başkenti Rabat, para birimi ise Fas Dirhemi (MAD).

Bu ülkeyi ilk ziyaret edecekler için tam bir sürprizler ülkesi olan Fas, fotoğraf çekmeyi sevenler için ise inanılmaz bir fırsatlar diyarı. Okyanus manzaralı şehirleri, dağlar ve çöllerden oluşan yeryüzü şekilleri, otantik yerleşim birimleri, grafitili – murallı sokaklar, orijinal Fas mimarisiyle inşa edilmiş saraylar, müzeler, camiler; devasa ağaçlarla dolu parklar ve Berberi kabilelerinden insan tipleriyle her türlü fotoğrafı çekebileceğiniz bir ortam.

 

Kazablanka Fotoğraf Gezisi

Kazablanka, aynı ismi taşıyan Hollywood filmi nedeniyle en tanınmış şehir. Ülke sanayisinin ve çalışan nüfusunun çoğunun yer aldığı kent Atlas Okyanusu kıyısında yer alıyor ve İstanbul gibi ülkenin en önde gelen şehri. Biz fotoğraf sevenler için de harika cazibe merkezlerine sahip. Bunların başında, şimdiki kralın babasının yaptırdığı II. Hasan Camii geliyor. 210 metrelik uzun minaresi ile Kuzey Afrika’nın en büyük camisi. 1993 yılında ibadete açılmış olan camide ince işlemeler hayranlık verici.

Kral II. Hasan, 1961 yılında, babasının vefatı sonrası Fas tahtına geçmiş. Uzun süren krallığı döneminde Fas’a damgasını vuran bir kral olmuş. Birkaç darbe girişiminden kurtulmuş. Hanedan geleneklerine bağlı, sert bir yönetimle ülkeyi yönetirken, Fransa’nın desteği ile Batı dünyasına yakın bir dış politika izlemiş, Arap milliyetçi akımlarına karşı ülkeyi korumuş.

Caminin içinde sekiz köşeli yıldızların yerleştirildiği ahşap tavanlar ve duvarlardaki oymalar, fil ayakları ve pencerelerdeki süslemeler oldukça etkileyici.

2. Hasan Camii

2. Hasan Camii önü

 

Kazablanka’daki diğer bir önemli eser Kutsal Kalp Katedrali (Cathédrale Sacré-Cœur). Fransız mimar Paul Tournon tarafından 1930 yılında Gotik mimari tarzda inşa edilmiş. Katedral, ülkenin 1956 yılında Fransız ve İspanyol himayesinden çıkmasına kadar Katolik kilisesi olarak hizmet vermiş, daha sonra kültür merkezi olarak faaliyet göstermeye başlamış.

Kazablanka, Kutsal Kalp Kilisesi

Kazablanka Arap Birliği parkı ve arkasında Kutsal Kalp Kilisesi

 

Şehrin diğer önemli yerleri V. Muhammed Meydanı ve ona çok yakın olan Birleşmiş Milletler Meydanı. Valilik binası, Adliye Sarayı ve postane gibi binaları barındırdığı için şehrin idari merkezi. Geleneksel ve modern Fas mimarisinin sentezlenmesiyle ortaya çıkan en dikkat çekici yapılardan biri olan vilayet binası, V. Muhammed tarafından 1930 yılında yapılmış. Palmiyelerle çevrelenmiş Adliye binası, özgün Fas mimarisine uygun şekilde inşa edilmiş ve meydandaki fıskiyeli havuzla birlikte güzel bir görsel şölen sunuyor.

V. Muhammed Meydanı’nın biraz ilerisinde yer alan diğer bir meydan ise Birleşmiş Milletler Meydanı (Place des Nations Unies). Fransız işgali döneminde, 1908 yılında Fransız komutan tarafından inşa ettirilen alanda yer alıyor. Kazablanka doğumlu Fransız mimar Jean-François-Zevaco, 1975’te meydana “Kora Ardia” adındaki modern çizgilere sahip olan demirden bir kafesi, yarı küre şeklinde tasarlayıp ilave etmiş.

Kazablanka, Birleşmiş Milletler Meydanı

Meydanın hemen solundaki kapıdan şehrin eski şehir kısmı ve çarşısına geçiliyor. Medine denilen eski çarşılar (souk) ve eski şehirler Fas’ta hemen hemen her şehirde bulunuyor. Bu çarşılar, ülkeye özgü otantik ürünlerin satıldığı renkli dükkanlarıyla ve eski evleriyle güzel fotoğraf imkanları sunuyor.

 

Başkent Rabat’ı Keşfedin!

Fas’ın sürprizlerle dolu başkenti Rabat, Atlas Okyanusu kıyısında, ülkenin kuzeybatısında oldukça planlı ve düzenli bir kent. Köklü bir tarihe sahip olan Rabat, Murabıtlar döneminde, 1100’lü yılların sonunda düşman saldırılarını önlemek için ribat, yani sınır karakolu olarak kullanılmış. Muvahhidler zamanında şehir olmuş ve Endülüs fetihlerine ordugâhlık yaparak önem kazanmış.

Rabat’a ilk vardığımda devlet binalarıyla, parlamentosuyla bir bürokrasi şehri gibi hissetmiştim. Ancak gezmeye başladıkça çok sıcak ve keyifli bir şehir olduğunu gördüm. Bou Regreg (Regreg Nehri) şehri ikiye bölüyor ve şehir kalesi (Oudaya) nehrin sol ağzında bulunuyor ve içindeki eski şehir kısmı az katlı beyaz-mavi evleriyle şirin bir kasaba havası yaratıyor. Oudaya’nın kale girişi kısmında tepeden, Regreg Nehri’nin denize döküldüğü manzarayı izleyebiliyorsunuz.

Oudaya Kalesi ve içinde eski şehir

Başkent Rabat da Oudaya Kalesinin ucu

 

Şehirdeki diğer cazibe noktası Hasan Kulesi (Tour Hassan). 1195’te Murabıt emirlerinden Yakub el Mansur’un yirmi bin kişilik bir cami olarak inşasına başlattığı, o zamanın en büyük camisi olarak hayal edilen Hasan Camii’nin kalıntıları şehrin merkezinde yer alıyor. Hasan Kulesi’nin hemen yanında Kral V. Muhammed ve oğlu II. Hasan’ın mozoleleri (anıt mezar) bulunuyor. Mozole, klasik Fas mimarisi özellikleri taşıyor. Dantel gibi oymalı kapıları ve dışarıdaki mozaik (zelliş) çeşmeleri dikkat çekiyor.

2. Hasan Kulesi

V. Muhammed ve II. Hasan’ın Mozolesi

Tahmin edilemeyecek şekilde yeşil ve bakımlı bir şehir olan Rabat’ın merkezinde çok sayıda park var ve bunların ikisi özellikle spor amaçlı kullanılıyor. Devasa ağaçlar haline gelen benjaminler ve begonvillerle dolu şehirde yüksek binalar, gökdelenler yok.

Şehirde en çok dikkatimi çeken ve beni şaşırtan, Kral VI. Muhammed’in yaptırdığı VI. Muhammed Modern Sanat Müzesi. Şehrin kültürel dokusunu oluşturan en önemli mekanlardan biri. Fas sanatçılarının ne kadar kabiliyetli olduğunu gözler önüne seren tablolar ve heykellere kucak açan müze, şu anki kral tarafından yaptırılmış.

 

Fotoğraf Şehri Marakeş

Ülkenin diğer fotografik şehri Marakeş. Ülkenin en otantik ve egzotik şehri. Benim de favorim. Afrika’yı saran Atlas Dağları’nın batı eteklerinde bulunuyor. 12. ve 13. yüzyılda başkent olan şehir, Mağrib (Fas)’in din, kültür ve ticaret merkezi haline gelmiş. 4 yüzyıl kadar Fes’in başkentliği almasıyla popülaritesini yitiren şehir, 16. yüzyılda tekrar krallık başkenti olmuş.

16. yüzyılda Fas’a hakim olan Saadi Sultanlığı, şehri tekrar başkent yapmış. Yıkılan/harap olan anıtları restore ettirmiş ve görkemli Badi Sarayı’nı inşa ettirmişler. Ben bu sarayı son Marakeş gezimde ziyaret ettim. Şehirdeki Jemaa el-Fna (Cemaa el-Fına) Meydanı’na çok yakın olan saray gerçekten etkileyici. Klasik Fas tarzına sahip olan büyük bir avlu içinde havuz ve bahçe etrafında dikdörtgen şekilde sıralanmış iki katlı dizi bloklardan oluşmuş. Bir bölümü galeri olarak kullanılıyor, ayrıca Saadilere ait eserler sergileniyor.

Badi Sarayı’ndan bir bölüm

 

17. yüzyılda şehir, burada yetişen ve adalet uygulamaları ve takvalarıyla ünlenen yedi sufi ile tekrar ünlenmiş ve ayrıca Müslüman hacıların uğrak yeri haline gelmiş.

Şehrin en önemli cazibe merkezi olan, sürprizlerle dolu egzotik Jemaa el-Fna (Cemaa el-Fına) Meydanı, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Tarihi Murabıtlar (1100’ler) dönemine uzanan açık sabit çarşı, Afrika’nın en canlı ve kalabalık eski çarşısı kabul ediliyor. Arka sokaklara doğru dağılan, Fas’ın otantik ürünlerinin satıldığı dükkanların yan yana sıralandığı 3000 m²’lik bir alana yayılan çarşıdan alışveriş yapmak son derece eğlenceli. Ben bu sokaklarda fotoğraf çekerken ve alışveriş yaparken kaybolmayı çok seviyordum.

Cemaa el Fna Meydanı (çarşıdaki teras kafelerden günbatımı)

Ellerinize geçici kına dövmesi yaptırabileceğiniz bu etkileyici meydanda, ateşle dans eden genç akrobatik dansçılar, Berberi müzik aletleriyle şarkılar söyleyen müzisyenler, maymun ve yılan oynatıcıların gösterilerini her gün izlemek mümkün. Burada, ilginç fotoğraf kareleri alabilirsiniz, ancak bunun için de yüklü bir ücret talep edeceklerdir. Tabi pazarlık yapabilirsiniz. Bu arada küçük bir hatırlatma: Fas’ta her şehirde eski çarşı dükkanlarında çekinmeden rahatlıkla pazarlık edebilirsiniz.

Meydanın etrafındaki restoranların teras balkonlarına akşam güneşin battığı anda, karşıda gökyüzünü delercesine uzanan Kutubiye Camii’nin minaresi ardında günbatımının keyfine doyum olmuyor. Fotoğraf çekmeyi sevenlerin kaçırmaması gereken bir manzara. Şehrin simgesi Kutubiye Camii, şehrin merkezinde Cemaa el-Fna Meydanı’nın tam karşısında, kadim Fas mimarisinin bir harikası olarak yükseliyor.

Kutubiye Camisinin Avlusu

Kutubiye Camisinin parktan görünüşü

 

Şehirde ayrıca, ülkeyi yöneten son hanedan Aleviyyelere ait olan Bahia Sarayı en sevdiğim saraylardan biri. Saray, Aleviyyelerden 1873’ten 1894’e kadar Fas Sultanlığı yapmış olan Muhammed bin Abdulrahman’ın baş veziri Si Musa tarafından yaptırılmış. Daha sonra kral olan (sultan) I. Hasan’ın veziri Si Musa’nın oğlu Ba Ahmed, kral ölünce oğlu Abdüllaziz’i tahta geçirmiş; ancak Sultan Abdüllaziz 16 yaşında bir genç olduğu için ülkeyi daha çok babası yönetmiş. Bu sırada babasının inşa ettirdiği sarayı genişletmiş, yeni avlular ve riad bahçeleri ilave ettirmiş.

Son kralın dedesi V. Muhammed tarafından saray olarak kullanılan yapı, II. Hasan döneminde ise Kültür Bakanlığı’na devredilerek müze haline dönüştürülmüş ama hala kraliyete tahsis edilmiş bir bölümü mevcut.

Bahia Sarayı avlusu ve  oyma işleri

 

Şehirdeki diğer bir cazibe merkezi, kendinizi cennette hissedeceğiniz ünlü Fransız modacı Yves Saint Laurent’in evinin yanındaki bahçe, ‘Le Jardin Majorelle’. Modacı, Marakeş’i çok sevmiş ve 1970’lerin sonunda Fransız ressam Jacques Majorelle’e ait olan evi satın almış ve evin bahçesini ilaveler yaparak daha da güzel hale getirmiş. Burası, modacının uzun süre sevgilisiyle yaşayıp vefat etmesinden sonra, 2008 yılında müze haline getirilmiş. Erken saatte gitmezseniz genelde kalabalık oluyor, ancak yine de çok güzel fotoğraflar ve videolar çekilebiliyor. İçinde ünlü modacının tasarımlarının sergilendiği, ayrıca ödeme gerektiren küçük bir müze ile ufak bir de satış dükkanı var. Ama beni en çok cezbeden, çok çeşitli dev kaktüsleri, muz ağaçları ve palmiyelerin bulunduğu, küçük havuzlarla dolu bahçesi olmuştur.

Yves Saint Laurent’in evinin yanındaki bahçe

 

Şehirdeki opera binası ile hemen bitişiğindeki tren garı da modern mimarisi ile görmeye değer yerlerden. Marakeş ile Kazablanka ve Rabat arasında tren yolculuğu, birinci sınıf kompartımandan bilet satın almak şartıyla oldukça rahat. Şehir merkezinde yer alan havaalanı da küçük olmakla birlikte oldukça modern. İstanbul’dan THY ile düzenli olarak uçuşlar yapılıyor.

Marakeş Tren Garı

 

Şehre son gidişimde restorasyonu biten ve ziyarete açılan 600 yıllık Bin Youssuf Medresesi’ni gezme fırsatım oldu. Tipik Fas mimarisi özelliği taşıyan binada, yine Fas mimarisinin özelliği olan havuzlu bir avlu ve avluya açılan kapılardan ders odaları altlı üstlü olarak sıralanmış. Ahşap tavan oymaları, duvar işlemeleri ve ‘zelliş’ adı verilen mozaik işlemeleri estetik seven fotoğrafçılar için biçilmiş kaftan.

Bin Youssuf Medresesi

 

Marakeş’e 190 km (yaklaşık 2.30 saat) uzaklıkta, Atlas Okyanusu kıyısında bizim Bodrum’a benzeyen bir sahil şehri olan Essaouira yer almakta. Portekizliler, Fas’ın kıyı sahillerini 16. yüzyılda işgal ettiklerinde burada Mogador adında bir liman şehri kurmuşlar. Avrupa’yı Sahra altı Afrika’yla bağlayan güçlendirilmiş bir liman şehri. Bugün de şehir, orijinal kale duvarları ile çevreleniyor. Yıllarca Portekiz ve Fransızların etkisi altında kalmış bu şehirde de Marakeş’te olduğu gibi hemen hemen herkes Fransızca konuşuyor. Kale duvarlarından yukarıdan o dönemin toplarının görüntüleriyle birlikte dalgalı okyanusu fotoğraflayabilirsiniz. Ayrıca kalenin sol tarafında, balıkçıların denize açıldığı yer olan küçük bir balıkçı limanı var. Buradaki balıkçı tekneleri, okyanusun dev dalgalarına dayanmaları için bizimkilerden çok daha geniş ve burunları yüksek. Etrafta balık yakalamak için uçuşan ve gezinen martılarla birlikte bu tekneleri de fotoğraflayabilirsiniz.

Essaouira Kalesi

Essaouira Kale ucu

Essaouira da balıkçı tekneleri

 

Burada ve Marakeş’teki riad otelleri mutlaka görmek gerekir. Zira bu oteller, ülke mimarisini çok güzel şekilde yansıtıyorlar ve müthiş fotoğraf fırsatları sunuyorlar. Bunların yanında, beyaz bitişik ev ve dükkanlarla bezenmiş dar sokaklardan oluşan çarşısında rengarenk Fas ürünlerini ve yerel kıyafet giymiş genç yaşlı yerel halkı da izinlerini almak kaydıyla fotoğraflayabilirsiniz. Ancak, özellikle yaşlı Faslılar fotoğraflanmak istemiyorlar. Ya sempatik bir şekilde yaklaşmanız gerek ya da habersizce çekmelisiniz.

Fas: Fantastik Sürprizler Ülkesi Kitabı

Ülkeyle ve diğer fotografik şehirleriyle ilgili daha detaylı bilgiyi Fas: Fantastik Sürprizler Ülkesi kitabımda bulabilirsiniz. Satın almak için alternatif satış platformlarını değerlendirebilirsiniz: AmazonKitapyurduD&R

Sonuç

Fas, Kuzey Afrika’nın büyüleyici bir ülkesi olarak, her köşesinde sunduğu eşsiz manzaralar ve tarihi dokularla fotoğrafçılar için bir cennet niteliğindedir. Marakeş’in egzotik pazarlarından Kazablanka’nın modern yapılarla bezenmiş sokaklarına, Rabat’ın sakin atmosferinden Essaouira’nın sahil kasabası havasına kadar, bu ülke hem amatör hem de profesyonel fotoğrafçılar için sayısız fırsatlar sunar. Fas’ta geçirdiğim beş ay boyunca, bu büyüleyici coğrafyanın sunduğu her türlü güzelliği keşfetme ve fotoğraflama imkanı buldum. Fotoğrafçılıkla ilgilenenler için Fas, hem doğa hem de kültürel zenginlikleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Eğer siz de bu eşsiz deneyimin bir parçası olmak istiyorsanız, çantanızı hazırlayıp Fas’a doğru bir yolculuğa çıkmanızı tavsiye ederim.

Elif Erol